cingiler

26 Tem 2020

Boğaziçi Köprüsü

Alışkanlık korku yaratıyor. Öğrendiğim şeyler, yaşadıklarım hepsi bir çeşit alışkanlığa dönüşüp beni korkuya çekiyor. Sanki hayatım boyunca fırtınalı denizler görmüşüm de hava sakinleşince hala gemim batacakmış gibi devam ediyorum gibi. Ki bu çok saçma. Eleştirdiğim (ki bir insanın geldiği hali de eleştirmek saçma) insanlar gibi oldum, "düzgün insan ilişkileri görmemişler, bu yüzden her yerden tehlike gelecek sanıyorlar". Ben, ne yapıyorum? Her çalının arkasından aslan çıkacak sanan ben değil miyim? Her yerde görmediğim bir yaprağa basıp ses çıkardığında avlanacağını sanan kim? Ben her yer fırtına sanıyorum. Hava açık. Birçok şey gerçek olmayabilir
 
ama hava açık. Güvendeyim. Gerçekten güvendeyim. Ben niye kendimi tehlikede sanıyorum?
 

 
Niye olduğunu biliyorum da. Yine de geçerli değil. Bu kadar güvendeyken korkmak çok acı. Sadece hatırlamam gerekiyor:
 

 
Hava açık. Güvendeyim. Ne olursa olsun öyle ya da böyle Güneş doğuyor.
 

 
Korkmama gerek yok.
 

 


 

 

 

 

 

 

 
Not: İlk aklıma gelen benzetme "Boğaz Köprüsü'nün ortasında yürürken dengemi kaybediyorum"du. "Boğaz Köprüsü'nde yürüyorsun, dengeni kaybetsen ne olur, tamamen güvenli" diye düşünmek çok sonradan aklıma geldi.

    1