Bazı akşamlar var. Balat Ormanı'nda. Hava o yazı oluşturan çamlar ve otlar gibi kokuyor. Yer toprak, kuru otlar, belki kurumuş çam yapraklarıyla kaplı. Bir oraya bir buraya yürüyorsun. Karmaşık. Yorgunsun. Çok karmaşık. Bir daha geri gelmeyeceğini bilmiyorsun. Orada bir tanıdık var, burada da. Sürekli eski tanıdıkları görüyorsun. O zamanlar o kadar eski de değiller zaten. Bir huzur var. Bir huzursuzluk var. Yanında sevgilin. Diğer yanında bir arkadaşın. İzmir'den gelmiş. İstanbul'a gidip gelmişsin. Kuru otla kaplı toprak. Büyük Ev Ablukada çalıyor, dans ediyorsun. Bir şeyler güzel gibi. Bazı şeyler güzel gibi. "Yaşlanıyor muyuz?", "Sanki eski festivaller gibi değil". Akşam rom. Akşam kavga. Akşam hiçbir şey. Yine de mutlu anlar, mutlu gözüken fotoğraflar. Düşününce hangi yıl olduğunu bile bilmiyorsun. Olduğunu ve bir daha olmayacağını biliyorsun sadece. Melis Danişment sahne alıyor, pahalı bir limonata satın alıyorsun.
Sonsuza dek Melis Danışment sahne almıyor.
O sarı otlarla karışık kahverengi toprağı hatırlıyorsun.
Comments