Bugün kendime yeni kanatlar yaptım. Kuş tüyleri, bal mumu, biraz sicim... Güzel oldular bence. Bembeyazlar bir kere, hafifler, çok güzeller. Sabaha karşı yeni aydınlanan gün gibi güzeller. Sadece güzel değil ama kanatlarım! Uçabiliyorum bir de onlarla! Gökyüzüne, bulutlara, istersem kırlara ... Bazen denize... Hoş, denize uçmak beni korkutuyor. Kanatlarıma su değecek, ağırlaşıp batacağım diye korkuyorum. Hep korkuyorum. Deniz sonuçta bu, sen bakmıyorken yükselir, alıverir seni içine. Uçtuğun kanatlar ölümün olur. Ağır bir taş gibi batarsın derinliğe. Zaten babam da hep derdi "Evladım kanatlarına dikkat et, suya yakın uçma" diye. Hiç dinlemedim, kanatlarım da hep ıslandı. Kaç kere zor çıkarıp kurtuldum, inanın sayısını ben bilmiyorum. Ama bu artık önemli değil! Çünkü yeni kanatlarım var ve ben gökyüzüne uçmak istiyorum! Bulutlar, masmavi gök, sıcacık, sapsarı Güneş! Ah, Güneş! Onu o kadar çok seviyorum ki, her uçtuğumda ona biraz daha yakın olmak istiyorum. O kadar sıcak, o kadar parlak ki! En az kanatlarım kadar güzel sanki! Yok, hayır... Kanatlarım o var olduğu için güzel! Onları o kadar seviyorum ki beni ona ulaştırdıkları için. Canım kuş tüyünden kanatlarım. O kanatlar olmasa, ona asla bu kadar yaklaşamazdım, ama o olmasaydı da bu kanatları yapamazdım. Ne kadar garip değil mi, neyi neden yaptığımızı bilmemek, seçmemek ve bilsek bile, seçmediğimiz bir neden için çabalamaya devam etmek! Ama ben biliyorum. Gökyüzünü, bulutları ve Güneş'i nasıl özlediğimi, biliyorum. O ışığı, azameti ve sıcaklığı hissediyorum. Nedense o da içimi ürpertiyor ama
Ben bugün, deniz yerine Güneş'i seçiyorum. 23.07.2020