top of page
  • Yazarın fotoğrafıcingiler

Behavouristler Haklı Galiba

Güncelleme tarihi: 9 Nis 2020

Behavouristler, davranışçılar haklı galiba. "Behavourism nedir?" diye özet geçersek: 20. yüzyılın başında Ivan Pavlov reyizin köpekli deneyleri, Skinner çılgın keşifleri falan derken Amerika'da psikoloji alanını saran "abi düşünce, duygu falan saçmalık şeyler; önemli olan davranıştır, gerisi de yalandır" temalı felsefi akım. Ve galiba haklılar. Tamamen haklı değiller tabii ki, tamamen nasıl haklı olsunlar? Tabii ki duygular var, tabii ki düşünceler var, tabii ki düşünceler davranışlara etki ediyor; fakat: Sanki, düşüncelere verdiğimiz önemle hata yapıyoruz gibi. Yani, sanki bir ağırlık hesabı yapılsa önemli olan davranış olacakmış gibi. Neden böyle düşünüyorum tabi, bunu sormak lazım.(/?) Son iki günümü yavru bir köpekle geçirdim. Davranışları üzerine düşündüm. Wittgensteincı yaklaştım, "onun ne düşündüğünü bilemem" dedim, hani bi noktada dedim ki "antropomorfize etme hayvanı Oğulcan" - demedim, ama dedim sayalım-, fakat izledikçe gördüğüm sadece bizimle olan benzerliği oluyor. Bu tabii ki "confirmation bias" olabilir, elde olan kanıtın işime yarayanını tutuyor olabilirim. Yine de, baktıkça bunu düşündüm: İstekleri olan, ne bileyim hisleri olan bir hayvan ve aynı davranıyor. Ve muhtemelen bunların farkında değil. (buna geri döneceğim) Aklıma vaktinde izlediğim, çocuklarını "eğiten" anne köpek videosu geldi, köpek resmen bizim davranacağımız şekilde çocuklarını disipline etmeye çalışıyor ve bunu havlayarak vesaire yapmaya çalışıyordu. Bunlar kafamda birleştikçe, olayın davranış olduğunu his olmadığını düşünmeye başladım. Yani varsayım bir noktada sanırım: "Köpek hissetmiyor, davranıyor" a geliyor, fakat böyle düşünmüyourm, düşündüğüm/düşünmek istediğim köpeğin de hissettiği, fakat asıl olayın davranış olduğu ve bu olay dahilinde "tecrübe"nin, "his"sin sadece belki bir yan ürün olarak olaya katkıda bulunduğu. Tabi bunu yazarken kendimde bir tutarsızlık fark ediyorum, çünkü aynı zamanda bu "köpekler üzerinden giden bilinç fikri ve davranışçılık" olayını düşünürken bilincin bizdeki işlevinin "üst seviye problemler çözmek" olduğunu düşünmüştüm, fakat köpeklere gelindiğinde böyle olamayacağına inandım. Gerçi, bizim de (veya öncül atalarımızın) dil öncesi dönemde köpeklerden inanılmaz farklı olmadığını varsaysak, yine de bilinçli kısmın problem çözme çabasında faydalı olmayacağını iddia etmek doğru olmaz herhalde. Yine de. Sanki, çoğu olay davranış gibi. (Temellendirmedim cümlemi, çünkü hissiyat temelli argüman sunuyorum.) Sanki, davranış temelli değişiklikler yapsak hayat daha iyi bir yer olurmuş gibi. Sanki, bilince verdiğimiz yükü, önemi azaltsak; işi hayata anlam katmak, tecrübe yaratmak, veriyi "bu şekilde" -bilinçli olarak- işlemek olan ve problem çözmekmiş gibi duran kısma gereğinden fazla yük vermesek iyi olur gibi. Tabii ki bilmiyorum. How can I fucking know? What the fuck do I even know? Saygılarımla.

Biterken çalıyordu: Scorpions, Send Me An Angel

0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

This Will Not Be A Thorough Philosophical Post

(Or "I Have No Idea Where I Am Standing") (I started writing this about a month ago,I guess. There was an on going debate on Twitter which started with Pat Churchland calling Philip Goff's some comme

Hayatın Anlamsızlığı Üzerine

Felsefede ciddiye alınması gereken tek bir problem vardır: Anlam. Anlam nedir? Yaptığım eylemlerin anlamı var mıdır? Hayatın anlamı nedir? İnsan çabasının, insan eylemlerinin, var oluşunun, düşüncesin

bottom of page