top of page
  • Yazarın fotoğrafıcingiler

Gören Ben/Yapan Ben

Güncelleme tarihi: 9 Nis 2020

Bugün, aslında duygusal dayanıklılık, sağlıklı bir zihne sahip olmanın gerekliliği üzerine yazacaktım. "Böyle insanlar var mı gerçekten" diyecektim falan. Fakat, banyoda düşünmek gibi bir gaflete düştüm ve bu sırada garip bir an yaşadım: Ne hatırlamak istediğimi isteyemediğimi fark ettim. Bu fikrimin doğruluğundan emin değilim, ama şöyle bir şeydi yaklaşık: Diyelim ki size "herhangi bir şeyi hatırla" diyoruz ve siz bunu hatırlıyorsunuz, güzel bu şeyi hatırladınız ama bunu niye hatırladınız? Bilmiyorsunuz. Muhtemelen o sıralarda rastgele aklınızda olan bir şeydi, bir şekilde kolayda olduğu için bilincinize düştü. Dış etmeni kaldıralım, diyelim ki kendi kendinize bir şey düşünüyorsunuz, mesela ben banyodan beri düşündüğüm bu yazıyı yazmaya çalışıyorum (ki zorlayıcı olmaya başladı bu noktada), ben bu kelimeleri nasıl buluyorum? Demek istediğimi isteyerek mi hatırlıyorum? Dürüst olmak gerekirse bu noktada kafam karışmaya başladı. Yani dış bir etmenin random bir talebi veya kesin bir şekilde "X'i hatırla" demesinin etkisi çok belirgin, ki istemsizce çalışıyor o noktada hatırlama eylemi; ama ben kendi kendime bir şeyler düşünüyorken, ne düşünüyor olduğumu kendim belirlemiyorsam bile ne hatırlayacağımı kendim seçiyor olamaz mıyım? Yoksa, sadece izleyici miyim? Yani aslında bu yazının aklımdaki potansiyel giriş cümlelerinden biri "Ben, bir fail (agent) olarak ben, galiba yokum"du. Bu durumda bana ne gerek var demek istiyorum. (Ki bu noktada eski bir hipotezimi hatırladım) Sanırım üst seviye düşünsel işlevler için varım ve belki hâlâ karar vermek için varım. Eğer böyle değilse, sadece bir izleyici olarak varlığım gerekliyse: Ben niye varım ulan? Aklıma geçen gün Insta'da hikayeme attığım reward teorisi slaytı geldi: Kim olduğunu hatırlamadığım araştırmacının biri özgür iradenin olmadığını ve hatta bilinçli benliğin yapılan eylemlere hiçbir etkisi olmadığını, fakat nedense gelen ödül ve cezaların bilinç için önemli olduğunu o yüzden etkisi olduğunu iddia ediyordu. Eğer slayt yanlış değildiyse (ve ben yanlış anlamadıysam), bayağı Kartezyen bir bullshit bu: Bir şey (bilinç) var, başka bir şeye (beden) etki etmiyor, ama ödül gelmesi önemli kendisi için, o yüzden işlevli bir şekilde var oluyor. Hani, ödülün bir etkisi yok bu teoride diye anlıyorum ben. (Yani bir şey yaparken alınan hazzın o yapılan şeyi yapma sıklığımızı arttırmamıza etkisi olmaması lazım eğer bilinç/benlik tamamen etkisizse. Oha. Teşekkürler eroin.) Eğer, hazzı alan taraf sadece bilinç ise hazzın davranışa etkisi olamaz, ama biliyoruz ki haz veren maddeler/davranışlar insanlarda fiziksel olmasa da psikolojik bağımlılık yapabiliyor. Bu hazzın eyleme etkisi olduğunu gösterir. (Diyecektim ki, bağımlılıkların nöral seviyede az buçuk nasıl oluştuğunu ve biyolojik olan açıklamanın "e haz da yan ürün işte bir önemi yok" diyebileceğini fark ettim) Tamamen duygusal sebeplerle önceki parantezime katılmamaya karar verdim: Acı ve haz kadar güçlü tecrübelerin varlığının potansiyel evrimsel açıklaması böylesine mantıklıyken "beyni dinleyen ben", "bir agent olan ben" den tamamen bağımsız olmasının beklenemeyeceğine kanaat getirdim. Tek temellendirmem mutlu olabilmem ve acı çekebilmem evet. Eğer alkol alabiliyorsak benliğimiz yarı bağımsız bir faildir/eylem gerçekleştiricidir. (quasi-free agent) Öptüm.

0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

This Will Not Be A Thorough Philosophical Post

(Or "I Have No Idea Where I Am Standing") (I started writing this about a month ago,I guess. There was an on going debate on Twitter which started with Pat Churchland calling Philip Goff's some comme

Hayatın Anlamsızlığı Üzerine

Felsefede ciddiye alınması gereken tek bir problem vardır: Anlam. Anlam nedir? Yaptığım eylemlerin anlamı var mıdır? Hayatın anlamı nedir? İnsan çabasının, insan eylemlerinin, var oluşunun, düşüncesin

bottom of page