Varlık / Yokluk derdinden sıkılmasının sekizinci yılındaydı. Oturup yapabileceği onca şey, düşünebileceği onca konu varken kendi kendine tekrar tekrar sorduğu tek bir soru: "Var mıyım?" Gidip de "Evet, varsın" deseniz anlamaz, "Vallahi de tillahi de görüyorum" deseniz inanmaz; ama hiçbir şey diyemezsiniz de tabi. "Var mıyım? Var mıyım? Ya yoksam? Varımdır ya, varımdır." diye diye geçen sekiz yıl. Bir türlü ikna olamadığı onca zaman.... Hoş, bazı şeyler vardır insan ikna olamaz, kendi anlaması gerekir. Bu da O'nun için bu tarz bir şeydi işte. Çözemediği, anlamadığı tek şey buydu: "Var mıyım?"
( Hiç uzun süre bir şeye takılıp kaldın mı bilmiyorum ama bazen sorular insanların parçaları haline gelir, onunla da onsuz da olmaz olur. Mesela kimi evden çıkarken ocağı kapatmamış olmaktan korkar, kimi anahtarını unutmaktan... Bizimki de onlardandı işte ve parçası haline gelmiş sorulardan bıkan herkes gibi bir gün oturup çözmeye karar verdi. )
"Okay. Neyi biliyorum?... Her şeyi biliyorum sanırım." ( Her şeyi bildiği için bayağı şaşkındı.) "Başka? Başka? Mmm.. Karanlık! Karanlık var, onu biliyorum! Peki ben, karanlık mıyım ...? Bilmiyorum. Belki de karanlığımdır, belki de başka hiçbir şey yoktur. " ama pek de "karanlık" gibi hissetmiyordu. Bu durumu çözmek için karanlığa seslenmeyi denedi, ama sesi çıkmadı. Galiba gerçekten de yoktu. Yine de yılmadı, karanlık konusu çok canını sıkmıştı ve elbet bir çözümü olmalıydı. Bunun üzerine bir sene kadar düşünmeye karar verdi. Düşündü, düşündü, düşündü ve en sonunda dedi ki: "∫E→⋅dA→=q/ε0
∫B→⋅dA→=0
∮E→⋅dℓ→=−d/dt(∫B→⋅dA→)
∮B→⋅dℓ→=μ0(I+ddt(ε0∫E→⋅dA→))"
Dürüst olmak gerekirse kendisi de ne başardığını fark ettiğinde bayağı şaşırmış haldeydi. Sonuçta, ilk defa gözleri kamaşıyordu ve daha önemlisi, bir düşüncesi , Allah'ın belası bir soru olmayan ilk düşüncesi, muhteşem bir sonuç vermişti.
Yaptığı şeyi çok beğendiği için karanlıktan ayırmaya karar verdi. Alıp bir kenara koydu ve düşünmeye devam etti.
Комментарии