Kafam o kadar doldu ki, beynim donmuş gibi hissediyorum. Küçükken, bayağı küçükken, sekiz dokuz yaşındayken bir kalemtıraşım vardı, böyle hazneli olanlardan. Bunun haznesi bayağı genişti, yani öyle böyle değil, cidden genişti. Ben de herhalde boşaltmayı sevmediğimden, ya da içimdeki deneysel/muzır taraftan ötürü, onun içindeki kalem çöplerini kalemimle daha da tıkardım. Herhalde daha fazla birikebilsin, uğraşmayayım diye. Boşaltması bayağı zor oluyordu, sanırım bi noktadan sonra boşaltamamıştım falan. Kafam işte öyleymiş gibi hissettim. Ata ata ata bir şeyler birikti ve boşalmıyor, kazıya kazıya boşaltmak gerekiyor gibi. Sanki o kalemtıraş bir şeyler tecrübe edebilse hissedeceği bu olurmuş gibi: Kendi kendine bile erişemediğin bir doluluk. En üstten başlayıp yavaş yavaş boşaltmalık böyle. Hoş bu akşam bir ara da beynimi boşaltılmış kist gibi hissediyordum: (Tahminimce) acılı, ama rahatlatan, garip bir eksiklik. Bu ikisini birleştirince başka bir sonuç çıkıyor: Benim kafam nezle olmuş. Başka boşalttıkça rahatlayan ama beş dakika sonra geri dolan bir şey bilmiyorum ben. Ve iğrenç benzetmelerim burada bitiyor. Haftaya da ishal falan derim herhalde. Ek: Geçen gün yemek masasında "orgazm" dediğim için bir arkadaşım rahatsız oldu, insan orgazm fikrinden rahatsız olur mu ya? Allah affetsin.
top of page
bottom of page
amin