top of page

(Ya Da "Chill artık anksiyete adam, chill") Saat gece 2.15 - Merkezi Avrupa Saati'yle- ve ne bok yiyeceğimi bilmiyorum. Yapılacak şey çok basit aslında ama yapmam gereken şeylere karşı yoğun bir zihinsel tepki hissediyorum. Bedenim, ben vesaire, çok yapması gereken şeyleri yapmaya gitmiyor gibi. En son 2021 yılında düşük dozda bir eğitim görmüş olmamla alakası olabilir tabii ki. Ya da sadece her zaman sahip olduğum bir şeyleri gerçekleştirme konusundaki ataletim hayatın gerçekleriyle yüzleşti ve korkudan donakalıyorum. Bundan bir sene önce en büyük derdim Türkiye'de yaşıyor olmaktı, şu an Türkiye'de yaşıyor olmak çok daha korkunç bir tecrübe gibi duruyor ve benim yaptığım şeyler önünde sonunda Türkiye'de yaşıyor olmamamızı sağlatmaya çalışıyor gibi. Dürüst olmam gerekirse, genelde sorumluluk gerektiren şeyleri istesem bile başıma geldiklerinde en başta bir pişman oluyorum. Sevgilimle hayat kalitemizi artırmak işlerimizi kolaylaştırmak için yurt dışında işlere başvurdum, bayağı zorlandım, en sonunda ilginç bir şekilde hakkında bir şeyler bildiğim bir alanda çalışma fırsatı yakaladım ve olduğu anda düşündüğüm şey "ben aylardır dinlenmedim, ben ne yaptım"dı. Gerçi bir ay içinde alıştım, bir buçuk iki ayda kovulma korkum geçti ama o ilk pişmanlığı çok iyi hatırlıyorum. Şu an hissettiğim şey bu mu bilmiyorum. Sanırım daha farklı, tadı, dokusu buna pek benzemeyen bir şey hissediyorum. En nihayetinde Türkiye'deki durumun tam terisini yaşıyorum. Bir yıl önce içinde olmanın gittikçe daha da zorlaştığı bir ülkeden çıkmaya çalışırken gerçekten istediğim şeyleri yapıyordum. Şimdi içinde olmanın süper olduğu bir ülkede kalmaya çalışırken isteyip istemediğim belli olmayan şeyleri yapabileceğime dair olan inancımı sorguluyorum. Olduğum noktada aklımda olan soru "yapabilir miyim" bile değil ve bu çok komik. "Yapabileceğime dair olan inanç", bayağı boş bir söz aslında. Ünlü bir düşünürün 80 yılında da dediği gibi: "Do or do not, there is no try". Adam dememiş ki "Believe in yourself in such a way that you will surely be able to handle what you may or may not want to do but somewhat required to do", inancın konuyla alakası yok gibi. İşini yapmanın konuyla alakası var. İşimi daha önce defalarca yaptım, yine yapabilirim sanırım. Hiç öyle gelmiyor, niye öyle gelmediğini tam olarak anlamıyorum. Sadece var olmak yerine oturup bunun üzerine 2 aydır düşündüğüm için olabilir. Almanya'ya adım attığımdan beri neden ve nasıl derslerimi geçemeyeceğimi ve bu yüzden nasıl okuldan atılacağımı ve bu nedenle de neden Türkiye'ye dönmek zorunda kalacağımızı düşünüyorum. -İkametgâhımızı bugün Münih'e aldırdık bu arada, bir h.o. alırım- Nasıl derslerden kalacağımı düşünmüyorken de nasıl paramızın biteceğini ve aç kalacağımızı düşünüyordum. Ki bu geri zekalıca bir düşünce. Aç kalmamız, dersten kalmaktan çok daha zor. Bu tamamen açıkta duran gerçeği neden görmedim veya göremedim bilmiyorum. Velhasılı kelâm, derslerimden korkuyorum. Derslerimle vizemin birbiri arasındaki girişiklikten korkuyorum. Belli bir miktar sonunda bir şekilde tutturup gelip sonra tutunamanın utancından ve sonuçlarından korkuyorum. Tırnaklarla kazıma yetimi yitirdim ve kendisine ne oldu bilmiyorum. Hesapta bu yazının başlığı "mühendislikle son bir dans" olacaktı. Anksiyetemi saçıp kapatmış bulundum. Herhangi bir noktada mühendisliğin yakamı bırakacağını da sanmıyorum bu arada. Bay Biterken çalmıyordu ama uzaktan alakalı olduğu için geliyor: Henüz kazımadım sanırım. Emin değilim.

  • Yazarın fotoğrafıcingiler

Oturduğum yerde eğleniyorum. İçim karanlıktı, daha karanlık hissetirecek bir şeyler var gibi düşündüm ve olmadığını fark ettim. Keyfim yerinde. Bir noktada üstümde yanan ışığı söndürmek zorunda kalabileceğimi biliyorum. Bir noktada bu yazıyı yazacak halde olmama ihtimalini düşünüyorum. Belki bunlar gerçek değil ama düşünüyorum. Yine de sel bizi de vurana dek, keyfime bakabileceğimi biliyorum. Yavaş yavaş bunu sağlayan her şey gidecek olsa da. Şimdilik bir şeylerin görece iyi olduğunu biliyorum.


Biterken çalmaya başladı:


  • Yazarın fotoğrafıcingiler

Türkiye'de yaşıyorum.

Diyecek çok bir şey gerektiren bir konu olmadığı açık:

Türkiye'de yaşıyorum.

Paramı korumak için dövizde tutuyorum.

Fiyatlar düşsün diye döviz düşürülüyor.

Paramı kaybediyorum.

Türkiye'de yaşıyorum.

Fiyatlar sadece yukarı çıkıyor.

Paramı kaybediyorum.

Türkiye'de yaşıyorum.

Birazcık daha güvende olmak için yurt dışına çalışmaya çalışıyorum.

Şirket parayı gönderiyor ya da göndermiyor.

Para gelmiyor.

Boşta kalıyorum.

Türkiye'de yaşıyorum.

Alman asgari ücretini kazanabilmeyi diliyorum.

Kazanamıyorum.

Çünkü, Türkiye'de yaşıyorum.

Sokağa çıkmak istemiyorum, bir şey almak istemiyorum.

Her şey çok pahalı.

Çünkü, Türkiye'de yaşıyorum.

Haberlere bakıyorum,

Niyeyse iyi geliyor,

Sanırım acıyı paylaşıyor gibi hissediyorum.

İyi gelmiyor,

çünkü Türkiye'de yaşıyorum.

Sevgilim tıp okuyor, altı ay sonra doktor olacak.

Olmak istemiyor.

Çünkü Türkiye'de yaşıyor.

Olsa da fark etmez, maaşları düşürüldü,

Tek başına çalışsa aç kalacak.

Çünkü Türkiye'de yaşıyor.

Hayatı maddeye harcayayım diyorum,

Gidip alkol alayım diyorum.

Markette en ucuz şarap 55 lira,

Onu da yapamıyorum.

Çünkü Türkiye'de yaşıyorum.

Biraz rahatlıyorum,

Bir şeyler alıyorum,

"neyse bu ay para arttı" diyorum.

Para artmıyor, acil şeyler çıkıyor ve cüzdan buhar oluyor.

Çünkü Türkiye'de yaşıyorum.

Sonunda ışık olan bir tünel bile yok,

Sadece karanlık var ve ben onu da görmüyorum.

Çünkü Türkiye'de yaşıyorum.
































Çok dip not: Durumum iyi olmasına rağmen böyle hissediyorum. Başkalarının acılarını hayal edemiyorum.


bottom of page